bu kadarına izin vermemeliydim diyor. çok şaşırıyorum. yetmiyor, bir başkası da diyor ki; devlet daha ne yapsın? evet daha ne kadar öldürsün?
gün içinde erhan geldi aklıma, onu anlattım. beraber oturduğumuz yere gittim. onu andım. beni dinledi, çok konuştuk. gece birkaç saatlik uyku dışında hep konuştuk. ben sevdim onu, o bilemedi.
günlük yazmayı bıraktım. gece sebrî'de kalıyorum, şehre daha yakın. bi de çok yoruldum artık. bunu hissedebiliyorum. kalbim daha yavaş atıyor sanki. yo-rul-dum!
bu sabah poca ile kahvaltı yaptık. sabah dediğim öğleden sonra iki. geç buluştuk. mezat için kitap getirmiştim. sahildeki büfeden dergi parası aldım, lazımdı bana, iyi oldu. kredi kartı borcu var.
filmi geri sarıp farklı bir versiyonla devam etmeyi keşke hayatlarımız için de yapabilseydik. en çok bunu isterdim herhalde. hayat yaşanılmaz mı olurdu? bilemedim şimdi.
sinema güzel bir sanat. seviyorum. madem hayat kısa, başka hayatları yaşamak için film izlemek, kitap okumak gerek. ben öyle yapıyorum. hayatıma hayat katıyorum, siz de öyle yapın. cumartesi saat altıda.
unutmak zor bir eylem, en az hatırlamak kadar. üstelik acınla da kalmıyorsun. seni hatırladığın için de azarlıyorlar. hatırlamamalısın. bitti. gerisini boşver.
müzikler hatırlatmayı çok iyi yapıyor. aç mesela mfö, ben ağlarım. iyi de ağlarım. bazen zorlanırım ama ağlarım. görüntüler de öyle. görünce bir tuhaf oluyor insan, gerçi görmeden de tuhaf olabiliyor insan. öyle de tuhaf bir varlık.
faturaları ödeyemedim. gördünüz değil mi, bütün insanî duygular bir fatura aynı metinde yer bulabiliyor kendine. burda penyeli bir şiir de yer alabilirdi. ya da içinde postmodern kelimesi geçen bir osman konuk şiiri.
şimdilik benden bu kadar, uyuyacağım. bi şeyleri unutmam lazım. geceyi, içinden geçenleri. ya rüyamda denk gelirsem? rüya dedim de; bu orhan pamuk kitabını alamadan gidersem çok yazık olacak bana. matbaaya mı gitsem?